Tedavisi

Uyuşturucu madde kullananlar tedavi olabilir mi?

Evet,  uyuşturucu madde kullanan kişiler tedavi olabilir. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerde uyuşturucu maddeyi bırakma oranı çok yüksektir. ullanılan uyuşturucu madde esrar, eroin, ekstazi fark etmez. Tedavi sadece kişinin uyuşturucu maddeyi bırakmasını değil, sosyal yaşamına geri dönmesini ve yaşamını sağlıklı biçimde sürdürebilmesini de içerir. Bu ise uyuşturucu maddesiz yaşam tarzının inşa edilmesi ile mümkün olmaktadır.

Tedavide başarı oranının araştırmalarda %40 olduğu bildirilmektedir. Kişinin tedavi olma motivasyonu ve tedaviye uyumu çok önemlidir. Kullanıcılar arasında “bu hastalığın bir tedavisi olmadığı” yolunda bir kanı yerleşmiştir. Halbuki, bu yanlış bir kanıdır. İsteklilik ve kararlılık tedaviyi mümkün kılmaktadır.

Yapılan araştırmalar, şeker hastalarının uyuşturucu madde kullanıcılarına göre tedaviye daha uyumsuz olduğunu göstermektedir. Ancak uyuşturucu madde kullanımında hastalığın tekrarı sadece tıbbi sorunlara yol açmamaktadır. Aynı zamanda sosyal, ekonomik ve adli sorunlara da yol açmaktadır. Kişinin uyuşturucu madde kullanımını daha büyük yıkıma yol açtığı ve yaşam kalitesini düşürdüğü için, diğer hastalıkların tekrarından daha önemlidir.

Bağımlılık tedavisinde süre nedir?

Bağımlılık tedavisi uzun sürelidir. Kişinin tedavide kaldığı süre arttıkça, tedavinin başarılı  olma ihtimali artar. Tedavinin süresi kişiden kişiye değişir.

Kişinin 6 ay uyuşturucu madde kullanmasına tıbbi literatürde “kısmi düzelme” adı verilmektedir. Bu nedenle tedavinin aralıklı da olsa en az 6 ay sürmesinde yarar vardır.

Ancak tedavi süreci bir yıl kadar deam etmelidir. Bir yılın sonunda da gerekli durumlarda tedaviye devam edilmesi gerektiği bildirilmektedir. Bağımlılıkta tedavinin ömür boyu sürmesi gerektiğini ileri süren çalışmalarda vardır.

Tedavi yöntemleri nelerdir?

Öncelikle kişi başvurduğu zaman bedeninin uyuşturucu maddeden arındırılması gerekir. Buna detoksifikasyon adı verilir. Eroin gibi bazı uyuşturucu maddeler bırakıldığında ciddi yoksunluk belirtileri ortaya çıkacağı için tıbbi bir tedavinin uygulanmasını gerekli kılar.

Tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir. Kişinin kendisini tanıması, uyuşturucu maddeyi kullanma davranışını öğrenmesi, uyuşturucu madde kullanma nedenlerini anlaması, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi sağlanır.

Bu amaçla bireysel ve grup terapileri yararlı olmaktadır. Ailenin ve bağımlı kişinin eğitimi de tedavinin içinde yer almaktadır. Tedavi süresi uzadıkça başarı şansı artar.

Tedavide başarıyı artıran faktörler nelerdir?

Bağımlılık tedavisindeki başarı kişiye, çevreye ve yönteme göre değişkenlik gösterir. Tedavide başarıyı artıran faktörlerden en önemlisi kişinin istekli ve kararlı olmasıdır. Bağımlı kendini değiştirmeye çalışırken, ailesi de değişimlere uğramayı kabul etmelidir. Bu noktada ailenin desteği önemlidir.

Uzun süreli tedavide olmak, başarı şansını artırmaktadır. Bağımlılığın tedavisi her tip uyuşturucu madde kullanımı için benzerdir. Eğer kişi kendisinin bağımlı olduğunu unutmaz, tedaviye uyum gösterir ve yarıda bırakmazsa başarılı olma şansı yüksektir.

Kişi yardım almadan bağımlılıktan kurtulabilir mi?

Esrar, eroin, ekstazi gibi uyuşturucu maddeler, sigara ve alkol bağımlılığı beyinde değişiklikler yaratır. Bu biyolojik değişiklikler, kişinin çevresi, psikolojisi ve sosyal sorunları ile etkileşir. Tedavi ise değişimin gerçekleşmesi ile mümkün olmaktadır.

Değişimin hangi alanlarda olması gerektiği, riskli durumların belirlenmesi ve buna karşı önlemlerin geliştirilmesi, yeni davranış modellerinin benimsenmesi ancak belli bazı yardımların alınması ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle kişinin profesyonel destek alması iyileşme şansını artırır.

Kullandığı uyuşturucu maddeye göre kişinin tedavinin şansı nedir?

Bağımlılık tedavisinde en önemli etken kişinin istemesi ve bağımlılık tedavisinin kurallarına uymasıdır. Bunlar gerçekleştikten sonra kişinin kullandığı uyuşturucu maddenin büyük bir önemi yoktur.

Yatarak mı, ayaktan tedavi mi?

Tedavinin türü kişiden kişiye değişir. Genel olarak ayaktan tedavi daha yararlıdır. Bunun en önemli nedeni kişinin kendi yaşamını değiştirmeden, bulunduğu çevre ve koşullar içinde alkol veya uyuşturucu madde kullanmamayı öğrenmesidir.

Ancak kişi kendisini alkol ve uyuşturucu maddeden uzak tutamıyor, arkadaş çevresinin baskısına karşı koyamıyorsa, bu durumda izole edilmesi yani hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi yararlı olacaktır.

Detoksifikasyon (arındırma) nedir?

Detoksifikasyon tıbbi bir dönemdir. Kullanılan uyuşturucu maddenin bırakıldıktan sonra ortaya çıkan yoksunluk belirtilerinin kaldırılmasını hedefler. Her uyuşturucu maddenin yoksunluk belirtisinin niteliği ve şiddeti farklıdır. Yoksunluk belirtilerinin şiddeti kişiden kişiye de değişebilir. Uyuşturucu madde kullanımı sırasında bedenin kurduğu denge, uyuşturucu madde bırakıldıktan sonra yeni bir denge oluşturmaya çalışır. İşte bu dönemde önemli bedensel sorunlar yaşanabilir. Bu bedensel belirtileri gidermek için tıbbi müdahaleler gerekir.

Detoksifikasyon süreci tek başına tedavi değildir. Detoksifikasyon aşamasını takiben terapi ve rehabilitasyon sürecinin başlaması, iyilik sürecini uzatacaktır. Sadece arınma tedavisi ile tedavi tamamlanmış olmaz.

Arınma uyuşturucu maddenin vücuttan temizlenme sürecidir ve tedavinin sadece başlangıcıdır. Arınmadan sonra kişinin kendisini tanıması, uyuşturucu maddeyi kullanma davranışıyla başa çıkmasını öğrenmesi, uyuşturucu madde kullanma nedenlerinin üstesinden gelmesi, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi gerekir. Tedavi süresi uzadıkça başarı şansı artar.

Bağımlılık terapisi nedir?

Bağımlılıkta terapi;

  • Kişinin kendini tanıması, anlaması ve kendini değerlendirme yetisini kazanmasını,

  • Uyuşturucu madde kullanmaya başlama nedenlerinin araştırılmasını ve bununla ilgili etkenlerin ortadan kaldırılmaya çalışılmasını (kişilik sorunları, güvensizlik vb),

  • Söz konusu uyuşturucu maddelerin kendisinde yarattığı etkileri tanımasını,

  • Tekrar kullanmaya başlamasının engellenmesi için gerekli bilgileri ve yetileri kazanmasını,

  • Altta yatan veya eşlik eden ruhsal sorunların tedavisini,

  • Dış dünyaya karşı kendisini hazırlamasını sağlamaya yöneliktir.

Bu amaçla uygulanan bireysel ve grup terapilerinin bağımlılığın tedavisinde yeri büyük olmaktadır.

Tekrar kullanmaya başlama oranı nedir?

Bağımlılık yineleyen bir hastalıktır. Genelde uyuşturucu madde kullananların birden fazla tedavi girişimleri vardır. Tedavi girişimi sayısı arttıkça, tedavi şansının azalmadığı bilinmektedir.

Bu nedenle, birkaç kez başarısız tedavi girişimi kişiyi ve çevresini karamsar kılmamalıdır. Her yeniden kullanmaya başlama, aslında kişi için öğretici bir süreç olarak görülmelidir.

Eğer bu tekrarlardan kişi bir şeyler öğrenebilirse, bir daha ki sefere yeniden başlamaması için gerekli önlemleri alabilir. Alkol veya uyuşturucu maddeyi bıraktıktan sonraki ilk aylarda tekrar kullanmaya başlama riski daha yüksektir. Bu nedenle, özellikle ilk bir yıl içinde kişinin tedavilere devam etmesi büyük önem taşır.

Kullanılan uyuşturucu madde tamamen bırakılmalı mı?

Eğer bağımlıysanız, kullandığınız uyuşturucu maddeyi tamamen bırakmak gerekir. Bağımlı olan kişilerde kullanılan uyuşturucu maddeyi azaltmak mümkün değildir. Tabi ki bunu deneyebilirsiniz, ancak tüm araştırmalar bağımlı kişilerin kullandıkları uyuşturucu maddeyi bırakmadıkları azalttıkları zaman, tekrar eskisi gibi kullanmaya başladıklarını göstermektedir.

Aslında tüm uyuşturucu maddeleri bırakmak daha doğrudur. Çünkü, sadece kullandığınız uyuşturucu maddeyi bırakmak yeterli olmaz. Diğer uyuşturucu maddeleri kullanmaya devam ederseniz, uyuşturucu madde kullanım alışkanlığınız devam etmiş olacaktır. Başka uyuşturucu maddelerin verdiği etkiler dolayısıyla kontrolü kaybedecek ve bıraktığınız uyuşturucu maddeyi de tekrar kullanmaya başlama ihtimaliniz yüksek olacaktır.


Bağımlılık Tedavisi
Bağımlılık tedavisinde davranış değişikliklerinin hedeflendiği son derecede etkin tedaviler uygulanmaktadır. Bazı vakalarda başarıya ulaşana kadar birçok tedavi sürecine gereksinim olmaktadır. Bağımlılık tedavisi çeşitli aşamalardan oluşan uzun süreli bir tedavidir.

Herkes için uygun tek bir bağımlılık tedavisi yoktur. Kişinin ihtiyaçları doğrultusunda bağımlılık tedavisi düzeni belirlenir. Bu kişinin aile, okul, işyeri ve sosyal hayatta üretken olmasını hedeflemektedir.
Yeteri kadar süre bağımlılık tedavisine devam etmek, bağımlılık tedavisinin etkili olması için kritik bir öneme sahiptir. Uygun süre kişinin sorunları ve ihtiyaçlarına bağlıdır. Birçok kişi bağımlılık tedavisini erken bıraktığı için tekrar alkol ve madde kullanmaya başlamaktadır.
Bireysel ve grup terapileri bağımlılık tedavisinde etkilidir. Bağımlılık tedavisi sırasında alkol ve madde kullanımına karşı koyma becerilerinin geliştirilmesi, alkol ve madde kullanımı ve bununla ilişkili aktiviteler yerine daha yapılandırıcı aktivitelerin devreye sokulması ve sorun çözme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenir. Aynı zamanda aile ve toplumla kişiler arası ilişkilerin düzenlenmesi bağımlılık tedavisinde ele alınır. Bütün bunlar bağımlılık tedavisinin neden yeteri kadar sürmesi gerektiğinin de göstergesidir.
Psikoterapilerin yanı sıra birçok hasta için ilaç tedavisi de önemli bir unsurdur. Alkol ve madde kullanımı ile ilişkili sorunlar ve eşlik eden başka psikiyatrik hastalıkların ilaçla tedavisi gereklidir. Bağımlılık ve başka ruhsal bozuklukların birlikte görülme olasılığı çok yüksektir.
Bağımlılık tedavisinin ilk adımı her zaman tıbbi arındırma tedavisidir. Arındırma tedavisi, maddenin vücuttan çekilmesi sırasında ortaya çıkan belirtilerin ilaçla tedavi edilmesidir. Bağımlılıkta arındırma tedavisi tek başına yeterli olmamakta, ancak uzun süreli bağımlılık tedavisinin de ilk adımını oluşturmaktadır.
Bağımlılık tedavisinde motivasyonu artıran çevresel etmenler de önemlidir. Aile, okul, iş çevresi ya da yasal zorunluluklar bağımlılık tedavisine başvuru ve tedavide kalma üzerinde etkili olabilmektedir. Kişinin bağımlılık tedavisini kabullenmesini sağlayabilmektedir.
Bağımlılık tedavisi süresince alkol ve madde kullanımının takibi düzenli bir şekilde yapılmalıdır. Bunun için idrarda madde testi tekrarlanmalıdır. Bağımlılık tedavisi sırasında ortaya çıkabilecek olan kaymalar (nüks – relaps) bu şekilde fark edilebilir. Nüks veya kaymanın erken dönemde fark edilmesi, kişinin daha ciddi sorunlar yaşamadan müdahalesine olanak vermekte ve yeniden bağımlılık tedavisi planına uyum sağlanabilmektedir. Bunun için idrar testi en sık kullanılan yöntem olmakla birlikte, saç testleri de bu amaçla kullanılabilmektedir.
İyileşme uzun bir süreçtir ve birçok tedavi bölümüne çoğunlukla ihtiyaç duyulmaktadır. Tekrar alkol ve madde kullanımı bağımlılık tedavisi sırasında veya başarılı bir bağımlılık tedavisinden bir süre sonra görülebilir. Bağımlılar iyileşme ve işlevselliğe tamamen dönmek için oldukça uzun ve birçok bağımlılık tedavisi girişiminde bulunabilirler.



Alkol bağımlılığı tedavisi, uyuşturu / uyarıcı madde bağımlılığı tedavisi, kumar bağımlılığı tedavisi, bilgisayar ve internet bağımlılığı tedavisi, sigara bağımlılığı tedavisi, alış veriş bağımlılığı tedavisi, aşk ve ilişki bağımlılığı tedavisi, seks bağımlılığı tedavisi, yeme bağımlılığı tedavisi, iş bağımlılığı tedavisi gibi her türlü bağımlılığın tedavisi bilgilerine ulaşabileceğiniz bir si



14
7.RİSK ETMENLERİ,
KORUNMA
VE TEDAVİ AŞAMALARI

Koruma programları
, koruma etmenlerini mutlaka
güçlendirmeli ve risk etmenlerini azaltmalıdır.

Madde kullanıcısı olma riski birçok risk etmenleri (sapkın davranış ve tutum) ile koruyucu etmenlerin (aile desteği) ilişkisi üzerine ku
ruludur.

Belirli risk ve koruyucu etmenlerin etki potansiyeli yaşla değişiklik gösterir. (küçük çocukta ailede var olan risk etmenlerinin daha fazla etkisi varken ergenlerde madde kullanan akranlarla ilişkisi daha güçlü bir risk etmenidir).

Çocuğun yaşam

biçimini belirgin sorunlardan arınacak ve olumlu davranışlara yönelecek biçimde düzenleme gibi risk etmenlerine (agresif davranış ve kendini kontrol etme güçlüğü) yönelik yapılacak erken müdahalelerin geç müdahalelerden daha fazla etkinliği vardır.

Risk
ve koruma etmenlerinin etkisi yaş, cinsiyet, kültür ve çevreye göre değişiklik gösterebilir.

Koruma programları erken yaşta kullanılan yasal olan maddeler (sigara, alkol), yasal olmayan maddeler (esrar, eroin), yasal olarak bulunabilen ama uygun kullanılm
ayan
maddeler (uçucular), reçete ile yazılan ilaçlar, reçetesiz satılan ilaçlar dahil olmak üzere her tip maddeyi tek başına veya çoğul kullanım olarak kapsamalıdır.

Koruma programları, yerel toplumda var olan madde sorununa yönelik olmalı, değiştirilebilecek

risk etmenlerini hedeflemeli ve belirlenmiş koruma etmenlerini güçlendirmelidir.

Koruma programları yaş, cinsiyet, etnisite gibi popülasyona

özgü riskleri hedefl
eyecek
biçimde özel olarak hazırlanmalıdır.

Aile temelli koruma programları
mutlaka ebeveyn
becerileri, madde kullanımı
ko
nusunda aile politikaları geliştirme, tartışma ve politikaları güçlendirme; madde ile ilgili bilgi ve eğitimi içererek aile bağlarını güçlendirecek biçimde olmalıdır. Aile bağları çocukların ebeveynleri tarafından desteklenmeli, ebeveynlere çocuk iletişimi ve ebeveyn ilişkisi konusunda beceri eğitimi verilmelidir.

(Prof. Dr. Yıldız AKVARDAR, 2011)



15
Yoksunluk krizi ve iyileşmiş hastanın
tekrar
madde kullanmasını önlemek önemli 2 kritik noktadır

Yoksunluk krizi madde bağımlılığının sürdürülmesinde kritik bir etkendir. Başlangıçta keyif almak amacıyla kötüye kullanılan mad
delerin
etkilerine kısa sürede tolerans gelişir. Gelişen tolerans daha çok madde alımı ile hızla fiziksel bağımlılığın yerleşmesine katkı sağlar. Başlangıçta keyif amaçlı olan madde arayışı davranışı ilerleyen süreçte tamamen
yoksunluk kri
zinden sakınmak amaçlıdır. Yok
sunluk krizinin
kontrolü madde ihtiyacını
orta
dan kaldırmak açısından son derece önemlidir. Birçokları yoksunluk krizinin kontrolünü madde bağımlılığının tedavi edilmesi olarak algılarsa da bu iki bakımdan doğru değildir:
Birincisi yoksunluk kr
izini geçirmek veya kontrol etmekle madde bağımlılığı sona ermez. Kişinin madde arayışı davranışının tamamen ortadan kaldırılması gerekir ki tek başına yoksunluk krizinin kontrolü bunu sağlamaz. İkincisi de yoksunluk krizinin kontrolünde kullanılan en etkili ilaçların da

aslında bağımlılık yapıcı maddelerle aynı özelliklere sahip aralarında çapraz bağımlılık olan veya aynı grubun daha farklı kimyasal yapıya sahip üyeleridir. Sonuçta, yoks
unluk krizinin
kontrolü bir yerine koyma tedavisi gibidir. Bu durumda gerçek anlamda bir tedaviden söz etmek mümkün değildir. Ancak hastanın yasa dışı yollardan bağımlılık yapıcı maddeyi almayı sürdürmesi yerine hekim tarafından reçetelenen ve devlet kontrolünde olan ilaçları kullanması kuşkusuz çok daha doğru bir yaklaşımdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder