EROİN NEDİR

Uyuşturucu bağımlıların dahi en korktuğu maddedir. Alındıktan çok kısa bir süre etkisini göstermeye başlayan eroininin etkisi 4-5 saat kadar sürebiliyor. Yoksunluk gelişmesinin de son kullanımı takip eden 6-8 saat içinde geliştiğini de göz önüne alırsak günde minimum iki kez kullanmak gereğini tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek. Bağımlılık potansiyeli de çok yüksek olan eroin sık kullanım gerektirdiğinden toleransı da bir hayli hızlı gelişen bir maddedir. Buradan çıkan sonuçta ne yazık ki kısa dönemde yüksek dozlara ulaşmak ve uyuşturucu batağına gömülmektir. Eroin uyuşturucu madde bağımlıları arasında bile korkulan bir maddedir. Bu korkuda dozun çabuk tepe noktaya ulaşması ve dolayısıyla olumsuz etkileri de hızla gelişmesidir. Bu etkilere örnek olarak; beden ısısında düşme, konuşmada yavaşlama, ağrı hissinin azalması, kalp ve solunum hızında yavaşlama, yüz kızarması ve kan basıncında artma olarak görülebilir. Asıl korkunç olan ise yoksunluk krizlerindeki acı çeken görüntüler ve kullananların fiziki ve duygu durumuna yansıyan olumsuzluklardan ziyade tamiri çok güç olan beyinde yarattığı yıkımlardır. Sinir sistemi bloke haline gelen insanda beyindeki kimyasal ve bioelektrik sistemde onarılması güç hasarlarda oluşmaktadır. Algı ve reaksiyon süresi yavaşlayan kişide yaşam kalitesi verimliliğin düşmesine bağlı olarak bozulma göstermektedir. Bunların yanında doğrudan eroin kullanımına bağlı organ hastalıkları ve ortak enjektör kullanımından kaynaklanan hepatit, aids, frengi gibi kan yoluyla bulaşan hastalıklarda sıklıkla görülmektedir. Bu genel yapıda sonuç olarak psikiyatrik bozukluklar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Genel de kullanan grup yoğun depresyonun da eşlik ettiği kişiler ve uyuştucuyu bir yaşam biçimi haline getiren insanlardır. Kullanıcılar içinde bu tip insanlar “canki” olarak adlandırılır ve bu insanların yaşam hedefi uyuşturucu sağlamak haline gelmiştir. Altın vuruş olarak bilinen aşırı doz yüklemesi sonucu gelişen ölüm olayları da daha çok bu grup kullananlar ve bilinçsiz ve kontrolsüz olarak kullananlarda görülmektedir. Aynı zamanda eroin diğer maddelere oranla daha zor bulunan ve pahalı bir maddedir.
BİR EROİN BAĞIMLISININ BAŞARI HİKAYESİ
Yüksek miktarda eroin kullanımı olan bir hastaız vardı. Günde 6 gram kadar kullanıyordu. Bize gelmeden beş yıl önce kız arkadaşından ayrılmış, psikolojisi bozulmuş. Arkadaşlarından biri de bu depresif ruh haline iyi gelecek bir şey olduğunu söyleyip onu eroinle tanıştırmıştı… O zamana kadar madde ile alakası olmayan bir insan eroin kullanmaya başlamıştı. Zamanla dozunu artırmış ve damardan almaya başlamıştı. Birçok defa hastaneye yatırılmış, ancak personele küfür edip kendini dışarıya attırmıştı. Yoksunluk döneminde yaşadığı bir tepki olduğu maalesef anlaşılamamıştı.
Geldiğinde, çok kötü durumdaydı, zayıflamıştı hiç yemek yemiyordu, vücudundaki yaralar iyileşmiyordu, bitmiş durumdaydı fakat annesi ve dayısı ona çok destekti. Eroinmanların kaderi, insanların zaman içinde ondan vazgeçmesidir ama bu vakada durum öyle değildi. Hastamız, madde kullanmadan önce sorumluluk sahibi, iyi bir mesleği olan biriyken zaman içinde bir şey yapamaz hale gelmişti. Bize geldi ve ‘seni yatıralım’ dedik. Tedavisini yazdık yerini ayırttık. Fakat hastaneye gelmedi. Biz de üzerine gitmedik. Aradan 4-5 ay geçti ve beni hastanenin önünden aradı ‘geldim’ diye. Hemen yatması yönünde telkinlerde bulundum. İlaç tedavisi başladım. Birgün sabah vizite gittim, bana ters davranmaya başladı, aşağılamaya giden sözler söylüyordu. Provakatifti. Daha önce de bu tablonun yaşandığını hatırlayarak ‘sen bana küfür edeceksin ben de sana kızacağım ve atacağım sen de gidip içeceksin öyle mi’ dedim. Bu sözüme çok şaşırdı ‘evet, haklısınız’ dedi. Sonra böyle bir yönteme bir daha başvurmadı. Hastaneden çıkınca 15 gün boyunca yine hergün beyindeki güçlendirme terapisine girdi ama yanında 24 saat nöbetçi bıraktık dayısını. Nefes alsa haberi oluyordu, dışarı çıkartılmadı. 6 ay boyunca sadece terapiye gitti. İlk üç ay maddeyi istediğini söyledi. 3. aydan itibaren bu istekleri silindi. Daha güveni arttı. Maddeyi hiç konuşmamaya başladık. Daha reel konulardan konuştuk. Yedinci ayda ‘doktor bey ben artık bunu bıraktım, ama kullandığım insanları görünce kötü oluyorum’ dedi. ‘Bu insanlarla nasıl vakit geçirmişim’ dedi. Birinci senenin sonunda işe başladı. Mesleği ile ilgili kurslara gitti. Artık eroin yok onun hayatında. Şu anda problemi de
Eroinin Fiziksel, Psikolojik Etkileri;
Eroinin Kısa Süreli Etkileri:
Enjeksiyondan sonra eroin, beyin bölgelerine geçer. Beyinde eroin morfine dönüştürülür ve beyindeki sinir hücrelerindeki opiod alıcılarına hızlıca yapışır. Yoğunlaşmanın şiddeti; ne kadar madde alındığına, maddenin beyne ne kadar hızla girdiğine ve beyindeki opiod reseptörlerine ne kadar çabuk yapıştığına bağlıdır. Bağımlılık yapıcıdır, çünkü beyne oldukça çabuk girer.
Kullanıcılar ilk başta “rush” diye adlandırılan deneyimi yaşarlar. Eroin kullanımından sonraki “rush” deneyimine derinin yüzeyinde bir sıcaklık, ağız kuruluğu, göz bebeklerinde küçülme, kol ve bacaklarda ağırlık hissi, mide bulantısı, kusma ve ağır kaşınma hissi eşlik eder. ilk etkilerinden sonra; kullanıcılar genellikle birkaç saat boyunca uykulu olurlar. Konuşmaları yavaşlar, dikkat ve bellek fonksiyonlarında bozukluklar görülebilir.
Eroinin merkezi sinir sistemindeki etkileri nedeniyle zihinsel işlevsellik gölgelenir. Kalp ve tansiyon yavaşlar, bazen ölüm noktasına da varabilir. Sokaklarda satılan eroinin ne kadar saf olduğunun tam olarak bilinememesi özel bir risk durumu yaratır. Bu nedenle, eroin kullanıcıları bilmeden de yüksek doz alma riskini taşırlar.
Eroin kullanıcılarında HiV virüsü, Hepatit C ve diğer enfeksiyon hastalıklarının görülme nedenleri, bir başkasının kullandığı enjeksiyon araçlarının paylaşılmasından ya da enjeksiyon yoluyla eroin kullanan biriyle korunmasız cinsel ilişkiye girilmesinden kaynaklanmaktadır.
Eroinin Uzun Süreli Etkileri:
Eroinin uzun süreli kullanımında en zarar verici etkilerinden biri bağımlılığın kendisidir. Bağımlılık süreğendir. “Hastalığa” yeniden yakalanma, devamlı bir şekilde (kompülsif olarak) maddeyi arama ve kullanma ile karakterize olur. Eroin, çok güçlü bir şekilde maddeyi aramaya ve kullanmaya motive eden fiziksel tolerans oluşturur.
Herhangi bir bağımlılık yapan maddenin kullanıcıları gibi, eroin kullanıcıları da düzenli bir şekilde maddeyi elde etmek ve kullanmak için çok ama çok zaman ve enerji harcarlar.
*Bu yazı Batem‘in Uyuşturucu Maddeler sayfasından alınmıştır.
Bir eroin bağımlısının gözlerindeki hüzün çok etkileyicidir, görmeyen birine bu hüznü anlatabilmek ise çok zordur. Yakın zamanda aşırı doz eroinden hayatını kaybeden büyük oyuncu Philip Seymour Hoffman’ın ’25. Saat’ filmindeki melankolik hali, belki bu hüzne aşina olmasından dolayı da, çok gerçekçi gelmiştir bana..*
Eroin bağımlısı, cenneti görmüş ama orada kalamamış ve bu dünyayı mecburen bir süre daha çekmek zorunda kalmış bir insan gibi hisseder. Eroinden kurtulması gerektiğini bilmekle birlikte, onu, bu hain sevgilisinden ayırmaya çalışan insanlara karşı ikircikli duygular içindedir, bir yandan minnet duysa da öfkesine hakim olması zordur. Çoğu zaman bu öfke, kendine zarar verici davranışlar olarak, yine bağımlının kendisine yönelir. Yüksek haz almaya çalışmak ile buna mecbur olmaktan kaynaklanan kendine yönelik öfke, ölümcül dozu vurarak doruklardan aşağı yuvarlanmaya ve ölümün kollarına kendini bırakmaya kadar gider.
Bayer ilaç firmasının marketlerde satılabilecek ve bağımlılık yapmayacak bir morfin türevi olarak ürettiği ve kullanan kişide ‘kahramanca’ etki yaptığını düşündüğü için ‘heroin’ ( heros, yunanca kahraman) adı verdikleri diasetil morfin, morfinden altı kez daha hızla beyne geçebilmesi ve başka bazı kimyasal özelliklerinden dolayı bugün en güçlü bağımlılık yapıcı madde olarak biliniyor ve dünyada 20 milyon kişinin eroin bağımlısı olduğu tahmin ediliyor.
Diğer bağımlılık yapıcı maddelerle, haz, bağımlılık potansiyeli ve fiziksel bağımlılığı oluşturucu güçlerine göre kıyaslandığında, eroin, kokaine göre %30, alkole göre %50, esrara göre %100, LSD ve ekstaziye göre ise neredeyse 3 kat daha yüksek puan alıyor.
Bir şehir efsanesi olan ‘bir kez kullanan bağımlı olur’ inancı, bilimsel çalışmalarla pek desteklenmiyor olsa da, kişiden kişiye göre değişmekle birlikte 4-5 kullanımdan sonra eroine karşı aşırı arzunun (craving deniliyor), maddeyi arama davranışının ve tolerans denilen, aynı düzeydeki hazzı elde edebilmek için daha yüksek miktarda madde kullanma ihtiyacının ortaya çıktığı da bir gerçek…
Eroin, damardan, burundan, sigara gibi içilerek, hatta kas içine enjeksiyon yoluyla dahi vücuda alınabiliyor. Emilme hızı bu alma biçimine göre değişiyor olsa da ilk 10-15 dakika içinde özellikle karın bölgesinden vücuda yayılan orgazm benzeri bir rahatlama hissinin (buna hücum etkisi deniyor) ardından 4-6 saat kadar sürebilen ağrısız, acısız ve keyifli bir dönem geliyor (buna da yükselme ‘high’ denir). Eroinin bu etkileri o kadar benzersiz ve o kadar hızlı gelişiyor ki, kullananlar, neden bağımlı oldun sorusuna ‘nasıl bağımlı olunmaz ki’ diyerek cevap veriyorlar.
Bir kez bağımlı olunduktan sonra, bağımlılığın kısır döngüsüne, yani, bırakmak isteyip bırakamama, tekrar başlama, kendinden nefret etme, çaresizlik ve daha yüksek dozlarda kullanmaya devam etme sürecine giriliyor. Ortaya çıkan hazzın vazgeçilmezliği ve eroin kullanımın verdiği rahatlık o kadar cazip olunca, kişinin kendi iradesiyle bunun üstünden gelebilmesi imkansızlaşıyor. Bir de üstüne, eroinin kesilmesinden sonra ağrısızlığa alışmış beynin aşırı duyarlanması ile yoksunluk denen bir kriz ortaya çıkıyor ki, vücuttaki tüylerin her birinin sanki birer ok gibi vücuda saplanırcasına ağrı yaptığı, ishalden tuvaletten çıkılamadığı, ağzın burnun şişmesi nedeniyle rahat bir nefes alınamadığı bu döneme katlanmamak için dahi eroine devam edilebiliyor.
Eroinin benzersiz etkisinin ve dayanılmaz yoksunluk krizinin tartışılacak bir tarafı yok, ama psikolojik açıdan baktığımızda neden bu kadar acısız-ağrısız ve keyifli bir hayat istiyoruz sorusunun cevabı kişiden kişiye çok değişiyor. Hayatını, çocukluğunu, geçmiş hatıralarını çok acı verici bulup, bunlara katlanabilmek için eroin kullandığını söyleyenler olduğu gibi, sadece hazzı ve kimyasal kafasını sevdiği için kullananlar da var. Bir süre sonra ise, hangi nedenle başlanılmış olursa olsun, yüksek bağımlılık oluşturucu etki nedeniyle, sadece kullanmak için kullanmaya dönüşüyor ve başlangıç sebepleri ve mazeretlerin pek bir anlamı kalmıyor.
İnsanoğlu, gelişmiş aklı ile elde ettiği bilimsel bilgiyi, kendi beynini etkilemek ve değiştirmek için de kullanabilir hale geldi son yüz yıldır.. Bizi depresyondan, panik bozukluktan, şizofreniden kurtaran ilaçlar da eroin ve LSD de bunun bir sonucu. Ama hazzın sınırlarını zorlayan bazı kapıların kapalı kalması, ruhsal sağlığın devam ettirilebilmesi açılmasından çok daha iyi , buna hiç şüphe yok…
*: Bayer firmasında eroini sentezleyen kimyagerin isminin de Felix Hoffman olması da ilginç bir tesadüf…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder