KOKAİN NEDİR

Kokain Kullanımına Bağlı Bozukluklar ve kokain bağımlılığı tedavisi
Yazıiçi başlık altında görünen reklam alanı

kokain-bağımlılığı-tedavisi-zararları
Kokainin etkisi çok çabuk, alındıktan saniyeler sonra başlar ancak kısa sürer.Uygulandığı bölgelerin duyarlılığını yok eder,gözbebeğini büyültür, damarları büzer, yüksek dozda tansiyonu yükseltir. Etkisinin yarım saati geçtiği ender görülür. Bunlar aşırı sevinç, zevklenme, aşırı uyarılma, neşelenme, olur olmaz şeylere gülme, saçmalama, dansetme, iştahsızlık, kan basıncı ve kalp hızının artışı olarak sıralandırılabilir. Ancak bu kısa süren kendini yükseklerde hissetme halini birdenbire çöküntü, kendini kötü hissetme, depresyon, paranoya, yani yoğun bir iniş takip eder. Bazıları bu düşüşü önlemek için dahada fazla kokain almayı denerler.Bu sonra durumu dahada kötüleştirir. Çok fazla alanlarda acayip davranma hatta şiddete eğilim olabilir. Bir süre sonra uyuduktan sonra uyanan kendini yorgun ve sinirli hisseder.
Kokain psikolojik bağımlılık yapar. Başka uyuşturucu maddelerin kullanımına götürür. buruna çekme sonrası delinme, kilo kaybı olur.
Crack denilen şekli daha saftır ve fazla kokain içerir.Pişirme tozu (yemek sodası) ile kokain karıştırılarak elde edilir.Bir veya iki kez denenmesi bağımlılık yapabilir ve cravinge (özleme) yol açabilirNeşelendirici ve zevk verici etkisi sadece 5 dakika sürer, arkasından 20 dakika içinde titreme, adale çekilmeleri, yorgunluk, çöküntü hali gibi hoş olmıyan etkileri gelir. diğer uyuşturucu maddeler ile kombinasyon ölüme yol açabilir. yüksek tansiyon ve kalp sorunları olanlarda daha çok dikkat edilmesi gerekir. Rock denilen, küçük içmeye hazır miktarlarda satılır.
kaynak:Dr.Fikret Çerçi


Kokain Kullanımına Bağlı Bozukluklar

Kokain özellikle batı ülkelerinde son yıllarda önemli bir sorun haline gelmiş ve kullanımında ciddi bir artış olmuştur. Kokain kullanımı erkeklerde ve yüksek gelir gruplarında daha yaygın olduğu halde, her gelir grubunda ve cinsiyette kokain kullanımına rastlanmaktadır.

Kokain kullanıldıktan hemen sonra davranışsal etkisi neredeyse hemen hissedilir ve 30 ila 60 dakika kadar kısa sürer. Dolayısıyla kullanıcılar etkiyi devamlı hissedebilmek için tekrarlayan dozlara ihtiyaç duyarlar.

Olumlu pekiştirici etkisi nedeniyle bağımlılık yapıcı etkisi çok güçlüdür ve bir iki kullanım sonrası bile daha fazla kullanmak için aşermeye yol açabilir. Burun ve damar içine kullanımında haftalar, aylar içinde kötüye kullanım ya da bağımlılığa doğru hızlı bir ilerleme olur.
Kokain kullanıcılarının %90’ının burundan çektiği, %33’ünün sigara şeklinde, %10’dan azının ise enjeksiyon şeklinde kullandığı bildirilmektedir.

Kokain kullanım bozuklukları sıklıkla diğer madde kullanım bozuklukları ile de birliktedir. Alkol, esrar, eroin ve benzodiazepin gibi maddeler anksiyeteyi, kokainin diğer hoş olmayan uyarıcı etkilerini ve yoksunlukta yaşanan rahatsızlıkları azaltmak için alınır. Bu yüzden çoğu kokain bağımlıları çoğul madde kötüye kulanım tanısı alırlar. Kokain bağımlılarının %98’i kokain kullanmaya başlamadan önce esrar, %80’den fazlası da alkol kullanmaktadır.
Kokain kullanan kişiler bu alışkanlıklarını sürdürmek için çok miktarda para harcarlar. Aile üyelerinin de etkileneceği bu harcama önemli mali sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Gerekli parayı sağlamak için suça yönelik eylemlere de katılabilirler. Cinsel arzulardaki artışın ya da kokain sağlamak amacıyla cinselliği kullanmanın bir sonucu olarak karmaşık cinsel davranışlar, cinsel yolla bulaşan hastalıkların yayılmasında ciddi etken oluşturur.
Kısa Süreli Kullanımın Etkileri
Düşük dozlarda davranışsal, nörolojik, kalp, solunum ve sindirim sistemi etkileri gösterir. Kaygı veya panik önemli rahatsızlık verici etkilerdir. Fiziksel belirtiler kalp atımında, kan basıncında ve soluk alma sayısında artma ve ağız kurumasıdır.
Yüksek dozlarda ya da hassas bireylerde daha düşük dozlarda hareket artışı, bunu yoğun bir takip eden endişe, kaygı, düşünce uçuşması, grandiozite veya şiddet davranışı ile bazı vakalarda görülen paranoid psikozdur. Yüksek dozlar, sara nöbeti, felç ve beyin damarlarında tıkanma, kalp krizi ve solunum depresyonuna yol açabilir. Yüksek dozlarda ölüm görülebilir.
Uzun Süreli Kullanımın Etkileri
Burun yoluyla kullananlarda burun dokusunda hasar, sigara şeklinde kullananlarda akciğer hasarı ve damar yoluyla kullananlarda doz aşımı ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların riskinde artma gözlenir. Endişe ve uyarılmadan, şiddetli depresyona değişen duygulanım dalgalanması, panik ataklar, paranoid düşünce, şiddet davranışı, intihar düşüncesi, bilişsel yetersizlik, uyku bozukluğu, yeme bozukluğu, cinsel işlev bozukluğu, böbrek sorunları ve işitsel ve görsel varsanılar yaşama ihtimalleri yüksektir.
Kokain yoksunluğunun 3 fazı olduğuna inanılmaktadır. İlk dönem 9 saat ile 4 gün arasında değişmektedir. Başlangıçta endişe, depresyon, iştahsızlık ve yoğun kokain aşermesi, daha sonra da halsizlik, depresyon, uykusuzluk ve son olarak da tükenmişlik gözlenir. Orta dönem yoksunluk 1 ila 10 hafta arasında değişmektedir ve başlangıçta düşük anksiyete ve aşerme daha sonraki aşamalarda yüksek anksiyete ve aşermeye döner. Üçüncü ve son dönemde çeşitli nedenlerle tetiklenen aşerme dönemleri gözlenir. Ancak kokain bağımlısı hastaların depreşmeye neden olarak aşermeyi değil dürtüselliği gösterdikleri bildirilmiştir.
Kokaine bağlı psikotik bozukluk: Paranoid sanrılar ya da varsanılar kokain kullananların %50 kadarında gelişebilir. Psikotik belirtilerin oluşması doza, kullanım süresine ve kullanan bireyin maddeye karşı duyarlılığına bağlıdır. Uygunsuz cinsel ve genel garip davranışlar şiddet içeren davranışlar, paranoid sanrılar ya da varsanıların içeriği ile ilişkili olabilir.
Kokaine bağlı duygudurum bozukluğu: Entoksikasyon ya da yoksunlukta gözlenebilir. Genel olarak entoksikasyonla ilişkili duygudurum belirtileri hipomanik ve manik iken, yoksunlukta depresyondur.
Kokaine bağlı anksiyete bozukluğu: Sıklıkla kokain entoksikasyonu ya da yoksunluğu ile ilişkili anksiyete bozukluğu belirtileri; obsesif-kompulsif bozukluk, panik bozukluk ve fobilerdir.
Kokaine bağlı cinsel fonksiyon bozukluğu: Kokain afrodizyak olarak ve orgazmı geciktirme yolu olarak kullanılsa da tekrarlayan kullanımlar cinsel iktidarsızlığa yol açar.
Kokaine bağlı uyku bozukluğu: Kokain entoksikasyonu uyuyamama ile ilişkili iken, yoksunluğu uykunun bozulması ve hipersomnolans ile ilişkilidir.
Olumsuz Etkileri
Ani ölüm ve kalp krizi, sara nöbeti ve felç olayları ile kokain kullanımında görülmektedir. Kaza ve intihar nedeniyle ölümler de sıktır ve kokain, diğer yasadışı herhangi bir maddeden daha fazla ölümle ilişkilendirilmiştir.
Kokain Yoksunluğu
Kokain kullanımı kesildikten sonra depresyon (crash), huzursuzluk, haz hissini kaybetme, anksiyete, sinirlilik, yorgunluk, uykuya eğilim ve endişe görülebilir. Hafiften orta düzeyde şiddete kadar kokain kullanımı durumlarında bu belirtiler 18 saat içinde sonlanır. Kokain bağımlılığı gibi yoğun kullanımda yoksunluk bir hafta kadar sürebilir, ancak 2 ila 4 gün içinde en yüksek seviyesine ulaşır. İntihar düşüncesi ve davranışının da eşlik ettiği depresif belirtiler görülebilir Kokain Yoksunluğu için tanı ölçütleri (DSM-IV-TR, 2000)
  1. Çok fazla ve uzun süre kokain kullanımının sonlandırılması (ya da azaltılması)
  2. A tanı Ölçütlerinden sonra, birkaç saatten birkaç güne dek değişen bir zaman içinde gelişen disforik duygudurum ve aşağıdaki fizyolojik değişikliklerin ikisinin (ya da daha fazlasının) bulunması:
  3. Yorgunluk
  4. Canlı, hoş olmayan rüyalar
  5. Uykusuzluk ya da aşırı uyku
  6. İştah artması
  7. Psikomotor yavaşlama ya da artma
B tanı ölçütündeki belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Kokain yoksunluğu yaşayan kişiler yoğun ve güçlü kokain aşermesi yaşayacaklarından, genellikle kendi kendilerini alkol, sedatif, hipnotik ve anksiyete giderici ilaçlar ile tedavi etmeye çalışırlar. Bu da bu maddelere bağımlılığın gelişmesi veya tekrar kokain kullanımına dönme gibi ciddi sorunlarınKokain, taş, coc;

Kokain, Erythoxylon Coca olarak adlandırılan bitkinin yapraklarında doğal olarak bulunan stimulan uyarıcı bir maddedir. Saf madde olarak yaklaşık 100 yıldır var olmakla beraber, koka yapraklarını çiğneme alışkanlığı hemen hemen 2000 yıldan beri süregelmektedir. ilk kez 1860 yılında izole edilmiştir. 1880 yılında ise vasokonstruksiyon (damarları daraltıcı) etkisi nedeni ile lokal anestezik (bölgesel ağrı kesici) olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Kokain tıpta halen bir lokal anestezik olarak, özellikle göz, burun ve boğaz cerrahisinde kullanılmaktadır. 1884 yılında Sigmund Freud kokainin farmakolojik etkileri üstüne bir çalışma yapmıştır. 1880 ve 1890 yılları arasında, birçok hastalığı iyileştirmek amacı ile yaygın olarak kullanılmış, 1914 yılında ABD’de bağımlılık yapıcı özelliği nedeni ile uyuşturucu bir madde olarak kabul edilmiştir.

Kokain özellikle 80’li yıllardan sonra dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlanan, tehlikeli bir maddedir. Çok hızlı ve güçlü bir bağımlılık geliştirir. Kokain ülkemizde üretilen ve yaygın kullanımı olan bir madde değildir. Ancak 1995 yılı içinde polis tarafından yakalanan kokain miktarı geçen yıllar ile kıyaslandığında oldukça yüksektir. Bu veri kokain kullanımının ülkemizde giderek yaygınlaşacağının bir belirtisi olabilir.

Kokain beyaz renkli, toz şeklinde bir maddedir. Çoğunlukla buruna çekilerek kullanılır. Buharının içe çekilmesi, sigara ya da enjeksiyon tarzında da kullanılabilir. Piyasa fiyatı oldukça yüksek olduğu için,  genellikle ekonomik durumu iyi olanların kullandığı bir maddedir.

Bağımlılık yapıcı etkisi çok fazladır. Tek bir kullanımdan sonra bile bağımlılık yapabilir.

Kokain alındığında kişiyi uyarır, canlandırır, keyif verir. Ancak bu etkileri kısa sürelidir ve bir saat içinde sonlanır. Etkileri sonlandıktan sonra 15-16 saat süre yoksunluk belirtileri ortaya çıkar.

Yoksunluk belirtileri arasında ruhsal çöküntü, halsizlik güçsüzlük, çok uyuma, mutsuzluk hali sayılabilir. Eğer bu madde uzun süredir kullanılıyorsa bu etkiler bir hafta sürer.

Uzun süreli kokain kullanımı birçok ciddi ve istenmeyen etkilere neden olabilir. Bunlar aşağıda belirtilmiştir.

Burun kanamaları
Beyin damarlarında tıkanma
Beyin kanaması
Cinsel iktidarsızlık
Migren tipi başağrıları
Kuşkuculuk, psikoz


ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

KOKAİN
Etkisi alındıktan hemen sonra başlayan ve yaklaşık bir saat kadar süren kokain, kullanan kişide uyarıcı etki yapar. Canlılık, kendini iyi hissetme ve haz duygusunda artma, kendine güvende ve cesarette artma, beden ısısı ve kan basıncında artma, yoğun terleme ve cinsel aktivasyonda artma görülebilir. Kokain kullananlarda sıklıkla saldırgan davranışlar görülür. Paranoid tablolar ve psikoz gözlenebilir. Cilt altında kıpırdanmalar hisseden kişi buna dayanamaz ve cildine zarar verebilir. Burundan alınması burun mukozasında bozulmalara neden olur. Bağışıklık sisteminin bozulmasına bağlı enfeksiyonlar sıktır. Etkisi geçtikten sonra yoğun depresif duygu durumu, durgunluk ve yoğun kaygı yaşantıları ile beraber tolerans düşüklüğüne bağlı agresif davranışlar görülebilir. Doz artımı hızlıdır ve bağımlılık potansiyeli oldukça yüksek bir maddedir.
Kokain,  Güney Amerika’da kendiliğinden yetişen, uyarıcı  etkisinden yararlanmak için yerlilerce yaprakları çiğnenen Erythroxylon coca adlı bitkiden elde edilen bir alkoloididir. İlk kez 1860’da ayrıştırılan kokain alkaloidi 1880’de ilk olarak lokal anestezik olarak kullanılmıştır. Vazokonstriktif ve analjezik etkilerinden yararlanmak üzere halen göz, burun ve boyun cerrahisinde lokal anestezik olarak kullanılmaktadır. 1884’de kokainin genel farmakolojik etkilerini içeren bir çalışma yapan Sigmund Freud’un  biyografisini yazanlar Freud’un bir süre için kokain bağımlısı olduğunu belirtmişlerdir. 1880 ve 1890’larda  birçok hastalığın tedavisinde kullanılan kokain 1899’da Merck Manual’de listelenmiştir. 1914’de bağımlılık yapıcı etkileri ve yan etkileri tanımlandığında,  kokain morfin ve eroinle birlikte  bir narkotik olarak sınıflandırılmıştır.
ABD’de nüfusun yaklaşık %10’unun kokaini bir kez denemiş olduğu tespit edilmiştir. En yaygın kullanıldığı yaşlar 18-34 yaşlar arasıdır. Kokain kullanımındaki düşüşe rağmen son 10 yılda kokainin oldukça güçlü bir formu olan krek’in kullanımı artmıştır. Erkeklerde kullanımı kadınlardan iki kat fazladır, tüm ırk ve sosyoekonomik gruplarda kullanım oranı eşittir.
Kokainin davranışsal etkileri hemen hissedilir ve 30-60 dakika kadar kısa bir dönem sürer, zehirlenme tekrarlayan dozlarda kullanımıyla oluşur.
Davranışsal etkileri kısa dönemli olmasına rağmen; ko­kainin yıkım ürünleri kan ve idrarda on güne kadar saptanabilir.
Kokain çok güçlü bir bağımlılık etkisine sahiptir. Tek dozluk kullanımdan sonra bile psiko­lojik bağımlılık gelişebi­lir. Tekrarlanan uygulamalardan sonra kokainin çeşitli etki­lerine karşı tolerans ve duyarlılık gelişir ve kişi çok yüksek dozlarda kokain kullanır. Kokain tatmin etmeyince eroine geçiş başlar.
KOKAİN KULLANIM ŞEKİLLERİ
Ko­kainin en sık kullanım yolu  tozun burun yo­luyla alınmasıdır. Buna koklayarak alma “snorting” veya boru ile çekme “tooting” adı verilir.
Diğer kullanımın yol­ları ise deri altı (subkütan)  ya da damar içi IV enjeksiyon ve  sigara olarak içilmesidir (freebasing).
Krek kokainin sigara olarak kullanımı da başka bir yoldur.
En tehlikelisi damardan ve sigara olarak kullanılmasıdır. Bu şekilde alındığında beyin damar tıkanıklıkları, beyin kanamaları, kalp hastalıkları, kalp krizleri ve ani ölüm oluşabilir.
KOKAİN BAĞIMLILIĞININ TEDAVİSİ
İçgörü Çalışmaları: Her tür bağımlılıkta olduğu gibi kokain bağımlılığında da inkar söz konusudur. O yüzden kişinin kokainin zararlı olduğuna, bağımlı olduğuna ve tedavi olması gerektiğine ikna edilmesi çok önemlidir.
Yoksunluk Tedavisi: Bunun için bağımlılığın şiddetine göre ya dışarıdan ya da hastaneye yatırılarak gerekli tıbbi müdahale yapılmalıdır. Kokain bağımlılığı tedavisine başvuran kişiler genellikle ilerlemiş bir tabloyla başvurduklarından hastaneye yatırılma ihtiyacı hissederler. Çünkü bu aşamada dışarıda kokainden uzak kalmak oldukça güçtür. Bağımlı bireyin gerek bedensel gerekse ruhsal olarak toparlanması ve güçlü bir şekilde taburcu edilmesi moral ve motivasyon açısından çok önemlidir.
Hastane Tedavisi: Hastanede geçen zamanın sadece ilaç ve gözetimle geçirilmemesi gerekir. Çünkü hastane süreci kişi için büyük bir fırsattır. Bir ay yatan bir kişinin hergün etkin bir psikoterapi programına alındığını varsaysak bu aşağı yukarı bir yıllık terapi uygulamasına tekabül eder. O yüzden kişinin bu süreçte birçok travmasını çözümleyebilmek, beynini toparlamak, düşünce ve davranışlarını dönüştürecek programlar uygulamak mümkündür.
Hastane sonrası: Hastane sürecinden sonra yoğun bir psikoterapi ve sosyal destek programı uygulamak gerekir. Bu aşamada davranışçı bir takım uygulamaları da devreye sokmak gerekir. Bireysel psikoterapiye periyodik idrar kontrollerini, aile eğitimini, hatta çift terapisini, aile ve grup terapilerini ilave etmek gerekir.

1 yorum: